30 Aralık 2012 Pazar
Yılın Son Blogu
Sanki her gün yazıyormuşum gibi yılın son bir blogu olması gerektiğini düşündüm. Ama böyle şekillere takılmamak lazım.Yıl,gün,ay ve bilimum tasniflendirmeler safi şekilcilik gibi geliyor bana.
Yılın son blogunu neden yazmak istedim?Çünkü bu yıl falan falanlara bir son verin geyiğine girmiyorum,hayır.Sadece bu hafta bir öykü okudum. Allah gani gani rahmet eylesin,Sait Faik Abasıyanık'ın bir öykü kitabını,Mahalle Kahvesini.
Bu kitabı size anlatmak gibi bir durum içerisine giremem,çünkü hepimize hissettireceği şey farklı. Üstelik her okunuşta hissettireceği şey de farklı.Kesinlikle tekrar okunması gereken öykü kitaplarından biri.
Efendim,ben yine gittim bir cümleye takıldım kaldım.Dönüp duruyor beynimde.
"İnsanları oldukları gibi değil,olacakları gibi sevin."
Belki hayatım boyunca ihtiyaç duyduğum şey buydu.Ve benim bu cümleden ihtiyacım olan anlamı çıkarmam için,hayatımın şu dakika ve şu saniyesine ilerlemem gerekiyordu.
Bir insanın geçirdiği manevi evrimi düşünürseniz ve henüz yaşamadığımız tecrübeleri,bana hak verirsiniz.
Bu söz de nereye çeksen o tarafa gider gibi. İkinci şansı hak eder insan gibi de düşünülebilir;veya tam tersi,ikilemde kalmış bir insanın kötüye gideceğini hissediyorsanız onu sevmeyin,az sevin :))
Bir gün böyle bir insan olacağımı bilselerdi,daha fazla sevilirdim belki. O yüzden bu cümle tüm acı çekmeleri önler gibi. Bir insanın geleceği noktayı bilmeye çalışın,ve yaşayacaklarını.Peşin hüküm vermeden,sizden kaç yıl önce yaşamış Sait Faik'in söylediği bu sözü düşünün.
Bi de annenizle konuşun,sizi asla yargılamaz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder